• ANLIK KONUM Garmin inReach

  • 22 Kasım 2018

Sohbetlerimizi, şakalarını özleyeceğim babam, çok özleyeceğim. Gösterdiğin yolda öğretiklerinle kendimi geliştirerek, paylaşarak devam. Öpeyrum Şerafettin GENÇ… 06.10.1951 – 20.11.2018

Sohbetlerimizi, şakalarını özleyeceğim babam, çok özleyeceğim. Gösterdiğin yolda öğretiklerinle kendimi geliştirerek, paylaşarak devam. Öpeyrum Şerafettin GENÇ… 06.10.1951 – 20.11.2018

Sohbetlerimizi, şakalarını özleyeceğim babam, çok özleyeceğim. Gösterdiğin yolda öğretiklerinle kendimi geliştirerek, paylaşarak devam. Öpeyrum Şerafettin GENÇ… 06.10.1951 – 20.11.2018 768 1024 Gürkan Genç

Nasıl başlayacağımı ne yazacağımı bilmiyorum. Bilgisayarın karşısında o beyaz renge uzun süre boş boş baktım. Yazmasam da olurdu ama bu seferde ” Niye yazmayı bıraktın” diye sitem ederdin.  Bir önceki yazımın son cümleleri şöyleydi: 

“Elif ile yaptığım seyahatin bu hızda, yavaş olması gerekiyordu, bu serüvende o bisikletin düşmesi ve borunun çatlaması gerekiyordu. Bu serüvende o kaynakçının o boruyu eritmesi gerekiyordu. Bu serüvende tekrar Santiago’ya dönmem gerekiyordu. Yoksa çöle girmiş Bolivya yolunda ilerliyor olurdum, kimse bana ulaşamazdı ve Babamla sohbet edemezdim. Senle son kez görüşmem konuşmam içindi demek ki tüm bu yaşadıklarım”

Hiç istemeye istemeye Şili’nin başkenti Santiago’ya geri döndüm. Son iki ayda yolda yaşadığım süreci gün gün 9 aydır kanserle savaşan babama anlatmıştım. Neden yavaş gittiğimizi, bisiklete ne olduğunu, neden olduğunu, kimlere misafir olduğumuzu, Elif ile olan yolculuğumuzu gün gün anlatmıştım babama. Üstelik her gün ona özel fotoğraflar gönderiyordum.

Santiago’ya döndüğümde ilk gün wifi’den görüntülü konuştuk, sonraki günlerde uykusunda yakalamıştım konuşamamıştık. 19 Kasım’da telefondan gene annem ve babamla görüntülü konuşmuştuk. Bisikletin fotoğraflarını atmıştım. Sonrasında babam ve anneme yeni hayallerimi anlatmıştım, o bitmeyen hayallerimden bahsetmiştim. Fikirlerini söylemişti ve gülümsemişti ve sonra “Oğlum dikkat et kendine, konuşuruz gene“ dedi ve telefonu kapattı.

Şili Santiago’da akşam vakti 20.30’da (Türkiye’de 2.30) market alışverişimi yapmıştım, mutfakta aldıklarımı yerleştiriyordum. Kulağım çınlamaya başladı, önce tiz bir şekilde sonra hayatımda hiç olmadığı kadar çınladı. Bir anda ağrı o kadar şiddetlendi ki yere çömeldim ve bir süre sonra geçti. Bu neydi şimdi? Gece de yeni yazımı sayfaya koymuş sonra da yatmıştım.

Sabah 2.00’de (Türkiye de saati ile 8.00) kardeşim aradı. Ağlıyordu. Ahh be kardeşim kıyamam o göz yaşlarına ahhh. Yatakta tansiyonum, kalp atışlarım her şey allak bullak oldu. Doğrulamadım yataktan…… Başımı kaldırıp oturamadım.

  • Abi başımız sağ olsun babam uykusunda vefat etti.

Annem telefonu aldı, O da ağlıyor ne diyeceğini de şaşırmış durumda.. Öyle oluyor demek.. ah canım annem..

  • Oğluuummm sen teksin orada kuzum dikkat et kendine oğluuumm.

Kanser olduğunu öğrendiğimde, “Babam savaşır yener” demiştim. Savaştı da, bizim bildiğimiz 9 ay boyunca hiçbir tedaviyi kabul etmeden tüm vücuduna yayılmış o virüs le savaştı. Son gününe kadar hala her işini kendi yapıyordu. Ama babam da yenik düştü bu hastalığa. Bir şekilde alışıyorsun, yener diyorsun yapar diyorsun, “Lan o babam! Yenmesi lazım o virüsü!” diyorsun. Kabul edemiyorsun. Tamam, kazık çakmayacağız dünyaya, tek tek hepimiz gideceğiz fakat ondan ayrı kalmayı kabullenemiyorsun işte, zoruna gidiyor insanın.

Mekanı cennet olsun deriz di mi? Kurtardığın canlılardan mı bahsedeyim, kaç hayvana barınak yaptığını mı anlatayım, kaç hayvana ev yuva bulduğunu mu? Türkiye’nin dört bir yanında isimsizce oluşturduğun ormanları mı anlatayım, okuttuğun çocuklardan mı bahsedeyim, yoksa yardım ettiğin insanlardan mı hangisini anlatayım. Anlatmaya gerek yok di mi?  Geldik ve gidiyoruz işte gerisi boş derdin. Sadece Gürhan ve benim değil, seni tanıyan tüm arkadaşlarımızın babası gibiydin. Hepimizle tecrübelerini paylaştın.

Kimseye söyleyemedim vefat ettiğini ama hepsi o gün orada yanındaydı. Allah razı olsun hepsinden

Hepsi telefon açıp “Gürkanım biz buradayız sen yoluna devam et kardeşim, gözün arkada kalmasın öpüyoruz” dedi.  Seni yıkayanlar da onlardı, mezarına çiçekler eken de taşıyanlar da. Böyle bir babaydın işte.
Hepimizin Şero Genç’iydin.

Babamın kardeşim ve bana bıraktığı son yazıdan birkaç başlık…

1 –  En öncelikli uygulamalarınız sağlıkla ilgili olmalıdır, sağlığınıza çok iyi bakın.

2 –  Kokinetim, Minikişim Fiticiğim (annemden bahsediyor) bir dediğinizi iki etmemiştir, siz de ona aynı şekilde mukabele edin.

3 – İnsanlık ve kardeşlik hukukunu; tanıklık ettiğiniz kötü örneklerdeki gibi hiçbir zaman ihlal ve ihmal etmeyin, gerek aranızda, gerekse üçüncü sahışlarla olan ilişkilerinizde sevgi, saygı, dürüstlük, dayanışma ve karşılıklılık daima ön planda olsun.

4- Geçmişe takılmayın ama unutmayın da. Prensip kararlarınızı zorunluluk olmadıkça değiştirmeyin.

5- Bilgi sahibi olmadığınız konularda bilgi sahibi olduktan sonra konuşun. Her yıl en az 12 kitaba para verip alın okuyun. Cahilden ve cehaletten uzak durun, uzak durma imkanı olmaz ise az konuşun veya hiç konuşmayın.

6 – Hayatınızda atacağınız adımları, mevcut ve bundan sonra edineceğiniz deneyimlerle en iyi şekilde yönlendireceğinize güvenim tamdır.

Sevgiler

Şerafettin Genç

Dediğin gibi yoluma devam edeceğim. Öğrettiklerin hep aklımda, kalbimde. Bu yıl okumam için bana çok kitap yolladın. Onları ancak yıl içinde bitiririm. Sonraki yıllarda zaten aynı şekilde satın almaya devam ederim babam. Annem, kardeşim ve ben dediklerini yapmaya çalışacağız. İleride bir gün görüşeceğiz diye ümit ediyorum… İlkokul kaçıncı sınıftaydık bilmiyorum ama dinlettiğin ilk yabancı şarkıyı hiç bir zaman da unutmadım.
Her şey için sağ ol babam, çok sağ ol. Gika, Guhan, Fitip seni öper…
06.10.1951 – 20.11.2018

 

BENİM YOLUM
Hayatı dolu dolu yaşadım
Her yolu baştan sona dolaştım
Ve dahası , çok daha fazlası,
Hepsini keyfimce yaptım!
Pişmanlık mı?var elbette biraz
Ama sözü edilmeyecek kadar az
Hep yapmam gerekeni yaptım
ve hepsine istisna olarak baktım
Evet , oldu bazı zamanlar
Eminim hatırlayacaksınız
Çiğneyebileceğimden fazlasını
Umarsızca ısırmıştım
Ama bütün bunların yanında
Bir an bile şüphe duyduğumda
Hemen yuttum o lokmayı
Ve tükürü verdim dışarı
Yüzleştim tümüyle
Ve hep bastı ayaklarım yere
Hepsini yaptım keyfimce
Sevdim ,güldüm ,ağladım
Kaybetmekten payımı fazlası ile aldım!
Ve şimdi …yatışırken göz yaşlarım,
Hepsini gülümseyerek hatırlarım!
Düşündüm de bütün bu yaptıklarım…
Utanç duymadan anlatılır mı?
Utanç mı?
Hayır , hayır , bu ben değilim!
Ben hepsini keyfimce yapanım

 

Bir önceki yazımda neden Şili’nin başkenti Santiago’ya döndüğüm yazıyordu. İşte her şey bu anları yaşamak içinmiş. O olayların hepsini yaşamam gerekiyormuş. Yoksa babamla iletişime geçemezdim, konuşamazdım, göremezdim. Yazılmış işte.. Geri dönerken de Elif’ e

“Vardır bir sebebi” demiştim.

Bisikletim ve ben hazır olduğumda tekrar yola çıkacağım. Başkent Santiago da  vizemi yabancılar şubesinde yeniledim. Şu sıralar konuşmak yazmak veya paylaşmak istemiyorum. Biraz zamana ihtiyacım var. Anlayışınız için teşekkürler

Bir sonraki yazıyı okumak için lütfen buraya tıklayın 

 

 

 

 

 

 

 

Privacy Preferences

When you visit our website, it may store information through your browser from specific services, usually in the form of cookies. Here you can change your Privacy preferences. It is worth noting that blocking some types of cookies may impact your experience on our website and the services we are able to offer.

Click to enable/disable Google Analytics tracking code.
Click to enable/disable Google Fonts.
Click to enable/disable Google Maps.
Click to enable/disable video embeds.
Web sitemiz, esas olarak 3. taraf hizmetlerinden gelen çerezleri kullanmaktadır. Çerezleri kullanmamızı kabul etmelisiniz.